Eyl
18
Penny Dreadful, Amerikan kablo kanalı Showtime’ın yeni dizilerinden birisi. Dizinin adı bir kadın adı soyadı gibi duruyor olsa da bir penny’lik ucuz tefrika roman gibi bir anlamı var. Dizi; yazıldıkları tarihlerden itibaren özellikle anglo-sakson dünyasını derinden etkileyen pek çok korku öyküsünün bir karışımı gibi; biraz Bram Stoker’ın meşhur Dracula’sından biraz Mary Shelley’in Frankenstein’ından, Karındeşen Jack’ten, […]
Ağu
15
Öykü anlatıcılığı işini yapan, yapmak isteyenler için kılavuz olabilecek bir cümledir: Kötü öykü yoktur. öykü anlatıcılığının değişik formları olabilir ama bir öykü anlatmak temelde aynı şeydir, basittir. Seyircinizi etkilemek istersiniz. Hayatlarında değişiklik oluşturmak derdindesinizdir. Çünkü siz de bazı öyküleri okuduğunuzda ya da izlediğinizde etkilenmiş ve hayatınızda “bir şeyler” değişmiştir. Bir öykü bir insanı ne kadar […]
by Gökhan on Ağustos 15th, 2012 in Çeşitli
Ara
29
Aynı şekilde kamerayla çok oynayan yönetmen de iyi yönetmen değildir. Neden? Meselenin kökeninde Aristo var, evet yanlış okumadınız Aristo. Hala gündemdeki ve geçerliliğini koruyan kitabı Poetika’da anlattıkları. Tabi meseleleri Aristo’ya indirgemek de başka bir sorun, biz kamerayı oyuncak zannedenlerin anlayacağı şeyleri yazmaya çalışalım ve ifade etmiş olalım ki klasik drama yapıyorsanız, ki yapmaya çalıştığınız şey […]
Eyl
21
Milos Forman’ın muhteşem filmi Amadeus’ta bir sahne vardır; Antonio Salieri’nin Mozart’ı ilk kez gördüğü kraliyet daveti sahnesinde Salieri kendi kendine küçük bir oyun oynamak ister, kalabalıkta dolaşırken ve henüz Mozart ile tanıştırılmamışken acaba Mozart’ı sadece davetteki insanların yüzlerine bakarak tanıma başarısı gösterebilecek midir? Salieri o anları günah çıkartırken şöyle anlatır: Salonu geçerken kendi kendime bir […]
Şub
24
Üniversite öğrencisi olduğum yıllardı. İlk kez bir film setinde görev alacaktım. İçimdeki sinemacı olma isteği o yaşlarda son halini almamıştı. İki şeyi çok iyi hatırlıyorum: Bir, bulunduğum setteki film çekimi imkanlarını ve filmciliğe ait profesyonel ortamı beğenmeme duygusu. İki, alelade bir planın çekimi için bile ne çok zaman harcanması gerektiği. İlk duygum, yani Türkiye’deki film […]
May
26
Dönüp durmakta olan Lost geyiklerine bir tane de ben ilave etmiş olayım: “Düşmekte olan bir uçakta ateist yoktur” derler. Oceanic 815’te de yokmuş meğer. Altı yıl boyunca doğrudan bir gönderme yapmadan, dolaylı göndermelerle okültizm, paganizm, babil, mısır, tevrat falan derken “olayda” yani düşmekte olan bir uçak gibi “May Day! May Day!” diye bas bas bağıran […]
Nis
25
İyi yazılmış karakterler, çok iyi oyunculuk. Dizinin en büyük güzelliği ise iki protagonistin birbirlerinin antagonisti oluşu. Resimdekiler: Glenn Close, Lilly Tomlin ve Martin Short.
Oca
04
Recep İvedik’le ilgili hep yazılıp söyleniyor: “İnsanların yapmak isteyip de yapamadıkları bir anti kahraman olduğu için çok sevildi” Aynı şeyi Dr.House için de söyleyebiliriz. Peki Recep İvedik ile House M.D. gerçekten aynı / benzer / özdeş mi? Mesele özdeşlik meselesi değil, hedef kitle meselesi. Birinde hedef kitle 8-15 yaş (ancak buna rağmen filmin reytinginin “R” […]
Kas
30
Çok yakından baktığında, Dünya güzel görünmüyor. Vahşete aşık oluyoruz. Pornografi yapıp adına haber diyoruz. Günlük korku dozları… Gelen felaketin ekolojik olduğunu sanıyoruz, ama, hayır… Sorun politik… En büyük savaş psikolojik olandır. Burada. Kendimizi şişmanlatıyoruz ve nefes almakta zorlanan solgun hayvanlar oluyoruz duygudan yoksun yetişiyoruz, acımasızlık bizi eğlendiriyor. Yani “sanki, insana ait olan” yeni bir dünya […]
Haz
14
1978 yılında Amerika’da yayınlanan ilk Battlestar Galactica televizyon serisini bir kaç yıl arayla TRT yayınlamaya başladığında, internet yoktu. Sadece bir tane televizyon kanalı vardı ve o da siyah-beyazdı. İlk bölüm, Caprica’dan kaçış, o tek tv kanalında bir cuma akşamı primetime’da yayınlanmıştı. Daha sonraları pazar öğleden sonra kuşağına alınan bölümleri, büyük bir ilgiyle takip ediyorduk. TRT’nin […]