Hiç mi kötü adam yok?

İnsanoğlu gerçekten çok ilginç bir yaratık. Hep aklıma şöyle bir sahne gelmiştir; oturup tv izlerken Falconetti’ye, JR’a ya da Ferhunde’ye sinirlenen, homurdanan bir hırsız, katil ya da rüşvetçi müdür… Dizilerde, filmlerde kötüleri ve kötülükleri izlerken, o kötülüklerden nefret etmek daha kolay oluyor sanırım. Gerçek hayata döndüğümüzde, filmlerde gördüğümüz o kötülüklerle bulaşma ihtimalimiz varsa eğer, zannediyorum çok sayıda mazeretimiz ve kendi kendimizi ikna etme sebeplerimiz oluyor. Minareyi çalan kılıfına uydurur hesabıyla kendimizi haklı çıkara çıkara, kimsenin gözünün yaşına bakmadan kuyrukta kaynak yapıyor, kırmızı ışıkta geçiyoruz.

“Ekmek parası”
“Herkes yapıyor”
“Bir tek enayi ben miyim?”

deyip deyip masum suçlarımızı, masum bahaneler uydurarak işliyoruz. İnsan kendine filmlerde gördüğü kötülükleri yakıştıramadığı gibi, “şu an kötülük yapıyorum” diye itiraf ettiğimiz anlar ya hiç olmuyor ya da çok nadiren gerçekleşiyor. Dürüst suçlu bulmak çok mu zor acaba? Kendine karşı dürüst olmak ya da kendine bir dış bakış geliştirebilmekle ilgili belki her şey. Belki de çok derinlerde kendimizi hala ana kuzusu görüyor ve her türlü ahlaki kaçamağı yapmaya layık bir tarafımız olduğunu varsayıyoruz. Bununla birlikte suç işlesek de kalbimiz temiz kalabiliyor, zannediyoruz. Hapishanelerde yatan mahkumlardan kaçta kaçı, inandığı bir kod gereği toplumsal kodlarla çelişerek, yani işlediğinin suç olduğunun bilincinde acaba?

“Mecbur kaldım da öldürdüm”
“Töre böyle buyurur”
“Açız”

Büyük suçlar için karşımıza çıkacak muhtemel cevaplar.

Hangi mazeret, hangi suçu haklı kılar? Bu soruya narsistik egolarımızla bakarsak baya kalabalık bir liste yapmamız mümkün. Ancak kendi kabahatlerimiz için geçerli tabii ki bu, belirtmeme gerek yok. Bir başkasının ana kuzusu ya da narsist olma hakkının olmadığı bir evren bu.

Sadece suç ve kötülük konusunda değil, istenmeyen her davranış ve duruma kendimizi layık görmeyiz. (Genellikle) Herkesin karşı olduğu şeyler var. Çok büyük çoğunluk böyle şeyleri sahiplenmez. Her tartışmalı durumda rakiplerin sahip olduğunu düşündüğümüz özellikler bunlar. Örneğin iki güruh birbirini faşistlikle suçlayabilir.

“Sensin faşist!”
“Hayır, asıl faşist sensin!”

Velhasıl tek tek baktığınızda hiç kötü adam bulamıyorsunuz. “Kötüyüm ben kötüyüm” diyen sadece Susam Sokağı kuklaları! Sebebi nedir deyince ortaya çıkan şey ise şu:

Kendimizi, yaşam tarzımızı, görünüşümüzü, fikirlerimizi, duygularımızı deliler gibi, en ileri aşk derecesinde, uğrunda ölecek kadar seviyoruz. Herkes de bizi aynı şekilde sevsin ve kabul etsin istiyoruz ama bir türlü olmuyor!

Oysa bilgelik galiba kendini değersiz, hatta hakir görmeye başladıkça başlıyor.

by Gökhan on Mayıs 25th, 2011 in Çeşitli - Tags: , , ,
Tags: , , ,
  1. beraat wrote on Haziran 10th, 2011 at 00:47 Uhr1

    ‘Kötüyüm ben kötüyüm’ diyen kısma gelince aklıma Tony Montana nın Scar Face de, restoranda içkinin de etkisiyle bağırıp çağırdığı sahne geldi..

    http://www.youtube.com/watch?v=S-IkF4_iGBY&feature=related

    Dünya geneli açısından bir narsizim söz konusu… fakat biz öyle garip bir ülkede yaşıyoruz ki kendini sevmek şöyle dursun, kendiyle barışamayan ve bir türlü kendisi olamayan aşağılık kompleksi sahibi bir yanımız da var..diye düşünüyorum..

    İyi geceler hocam.

  2. Larry wrote on Ekim 13th, 2011 at 04:38 Uhr2

    Dünya geneli açısından bir narsizim söz konusu… fakat biz öyle garip bir ülkede yaşıyoruz ki kendini sevmek şöyle dursun, kendiyle barışamayan ve bir türlü kendisi olamayan aşağılık kompleksi sahibi bir yanımız da var..diye düşünüyorum..
    +1

Name*: Website: E-Mail*:

XHTML: You can use these tags:
<a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>