16
Taklit – Mimesis
Bakın Aristo, Poetika‘sının başlangıcında ne diyor:
“O halde epos, tragedya, komedya, dithrambos şiiri, kitara sanatlarının büyük bir kısmı, bütün bunlar genel olarak taklittir.”
Son bir, bir buçuk yüzyıllık kıpırdanmaları saymazsak ve Batı sanat felsefesini derinden etkileyen tek bir kaynak ismi sayalım desek, bu herhalde Poetika olurdu. Aslında gerçekten de ilginç. Evrenin bilimsel metotlarla kavranışı üzerine Batı dünyasında çok kereler paradigma değişikliği yaşanmasına rağmen sanat felsefesi ve estetik kavrayış üzerine köklü değişimlere pek rastlamıyoruz. Bilimsel ve sanatsal kavrayışların yeryüzündeki sosyo-politik değişimlere göre değer kazanmasının sonucu mudur bilinmez, ciddiye alınacak bir bakış açısı olmasa da bu kavrayışlarda iyi ve kötü, doğru ve yanlışın vehmi, sanal bir ağırlığı var. Çin tiyatrosunu ilkel bulmak ya da afrika kabile dansçılarını Baryshnikov‘dan daha değersiz görmek, sadece sahibine ait bir cahillik aslında. Üstelik bu Baryshnikov(*) ya da Leonardo’yu değersizleştirmez de.. Aklını güç ve politikayla bozanların sesi her zaman çok çıkar. Doğulu ya da batılı farketmez, bir bilgeyi hafifçe gülümsetecek bir çığırtkanlıktır bu.
Şimdi şu soruyu soralım kendimize; gerçekten sanatsal ve estetik kavrayış tek bir temel kavrama indirgense, bizim de varacağımız yer Poetika, yani mimesis midir?
“The essence of all art is to have pleasure in giving pleasure.”
–Mikhail Baryshnikov
Gökhan Bey,
Sorunun yanıtına ne kadar bağlaşık olduğunu tam olarak kurgulayamasam da, belli bir zaman önce başka bir sorunsaldan yola çıkarak bir “MİMESİS” denemesi yapmıştım. Sadece okumanız için buradan paylaşmak isterim. Çünkü hem o günkü sorunsalı, hem de sizin koyduğunuz sorunsalı tam olarak karşılamasa da sanat kavramının günümüzde sıkça yaşanan çelişkisini tartışmada bir düşünce ifadesi getirebilir mi diye hala kendime sormaktayım ve bir gün belki size de sorarım..Selamlar, K.Ü.
MİMESİS
Arthur Rimbaud ile “BEN” i “BİR BAŞKASI” OLMAKLARA DAİR SESLENİŞ,
KAPATMAK HESAPLARI, YOLA ÇIKIŞ LARDA:
Vakti geldi edilgin hesapları,
Faturalara vurmaların:,
“Yeterince görüldü. Bütün kılıklara girdi çünkü gizli görüntü..”
Metaforuna uzatmaktı kulaklığını erkin,
Yiterken
Kırık aynalardan yansıyan sesinde yankının:,
“Yeterince duyuldu. Kentin uğultuları, akşamleyin ve güneşte, ve her
zaman.”
Yola çıkışın mekanıydı o vakit ve zamanı
Olmazdı, çıkarmak kör kuyusundan oturaklı imanı:,
Vakti gelmişti yeni bir gelişime inanın…
Evet,
“Yeterince yaşandı. Yaşamın durakları.-Ey uğultular ve
Gizli görüntüler!”.Ey gidesiceler bizden ırağa..
“Yola çıkış.Yeni sevgi ve yeni görüntüler içinde..”
ARAMAK “NE” Yİ GECE TOPLANTILARINDA:
I..
Yazgı aranmalı mıydı ne olacaklarda
Ne idi bu, toplantısında yarasaların
Körler sayrısı, gelecek karaltısı mı..?
“Aydınlık bir erinç bu, ne sayrılıkateşi, ne de bitkinlik,
yatakta ya da çayırda.”
“Dost bu, ne ateşli ne de güçsüz.Dost.”
Mesafesinde uzaklığın yakın ateşiyle,
yanan, Olimposlar’ da,
“Sevgili bu, ne acı çektiren ne de acılı.Sevgili.”
Karanlık bir düş sahnesinde,
tekrar bu hep tekrar:,
“Gök ve yeryüzü, hiç aranmayan.Yaşam.”
-“Gerçekten bu mu?”
Beyazında ılık
Soğuyor mu, ve kayıp ve uzak..
yine Evet
-“Ve soğuyor düş..”
II..
Yeniden görünüyor ışık çatı direğinde.Salonun iki ucundan birleşiyor
anlamsız bezekler, uyumsuz yükseklikler.Efriz kesiklerinin, atmosfer
kuşaklarının ve yerbilimsel ilineklerin ruhsal ardışıklığıdır gece
bekçisinin karşısındaki duvar.Her görünüşten, her kişilikten
insanlardan oluşan duygusal toplulukların yoğun ve hızlı düşü.
III.
Ve belki yeniden eskiye dönebilmek
şüphesi
tüm umut..:,
“Kara ocağın kapağı, gerçek güneşi kumsalların:Ah!
Büyünün kuyuları: bu kez, tanın biricik görünümü..”
Kadir Ü.
YOLA ÇIKIŞ
Yeterince görüldü. Bütün kılıklara girdi çünkü gizli görüntü..
Yeterince duyuldu. Kentin uğultuları, akşamleyin ve güneşte, ve her
zaman.
Yeterince yaşandı. Yaşamın durakları.-Ey uğultular ve
Gizli görüntüler!.
Yola çıkış.Yeni sevgi ve yeni görüntüler içinde..
GECE TOPLANTILARI
I..
Aydınlık bir erinç bu, ne sayrılıkateşi, ne de bitkinlik,
yatakta ya da çayırda.
Dost bu, ne ateşli ne de güçsüz.Dost.
Sevgili bu, ne acı çektiren ne de acılı.Sevgili.
Gök ve yeryüzü, hiç aranmayan.Yaşam.
-Gerçekten bu mu?
-Ve soğuyor düş..
II..
Yeniden görünüyor ışık çatı direğinde.Salonun iki ucundan birleşiyor
anlamsız bezekler, uyumsuz yükseklikler.Efriz kesiklerinin, atmosfer
kuşaklarının ve yerbilimsel ilineklerin ruhsal ardışıklığıdır gece
bekçisinin karşısındaki duvar.Her görünüşten, her kişilikten
insanlardan oluşan duygusal toplulukların yoğun ve hızlı düşü.
III.
Kara ocağın kapağı, gerçek güneşi kumsalların:Ah!
Büyünün kuyuları: bu kez, tanın biricik görünümü..
ARTHUR RIMBAUD
Katkı için teşekkürler…
[…] Taklit – Mimesis […]