30
Beyaz Gemi
… Oğlanla kız hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı. Uçurumdan aşağı bakınca gözleri kararıyor, irkiliyorlardı. Bu durumda ihtiyar kadının söyledikleri kulaklarına girer miydi hiç! Nehrin dalgaları çağıl çağıl, uğul uğul akıyordu.
Çopur Topal Nine çocuklara:
– Haydi yavrularım, son bir defa kucaklaşıp vedalaşın, dedi. Böyle derken ikisini birden kolayca itebilsin diye kollarını sıvıyordu. Konuşmaya devam etti: Beni bağışlayın sevgili yavrularım… Ee, ne yapalım, kaderiniz böyleymiş… Bilesiniz ki, isteyerek yapmıyorum bu işi… Ama sizin iyiliğiniz için böylesi…
İhtiyar kadın cümlesini bitirmeden yanıbaşlarında bir ses duyuldu:
– Bekle ey ulu bilge kadın! Bu günahsız yavruların canına kıyma!
Topal Çopur Nine ardına baktı ve gözlerine inanamadı. Şaşakalmıştı. Çünkü orada durup konuşan bir ana maral idi. Hüzün dolu kocaman gözleriyle sitemli sitemli bakıyordu ona. Süt gibi beyazdı. Karnının altı ise yavru deveninki gibi saçak saçak boz yünlerle kaplıydı.
– Sen de kimsin? Niçin insanların diliyle konuşuyorsun? dedi Topal Çopur Nine.
– Ben Ana Maral’ım. Maralların anası. İnsanların diliyle konuşmasam ne dediğimi anlamaz, beni dinlemezsin. …
Beyaz Gemi’den. Cengiz Aytmatov.
“Mümin sesini çıkarmadı. Damadının küfürlerine bir türlü alışamamıştı. “Yine başladı” diye geçirdi aklından. “İçince vahşileşiyor. Çakırkeyif olunca da bir çift laf edemezsin. Neden böyle olur bu insanlar?” Kendi kendine kızıyordu :” Sen ona iyilik edersin, o sana kötülük. Utanmak, arlanmak da bilmiyorlar. Sanki kural bu imiş. Hep kendilerini haklı görürler. Herkes onlara kul-köle olsun. Kul-köle olmazsan zorla yaptırırlar bunu. İyi ki böyle bir adam ormanda yaşıyor. Elinin altında her işini gören bir iki kişi var. Biraz daha büyük bir görevi olsa, kimbilir neler yapardı? Allah göstermesin… Böyleleri de hiç tükenmiyor. Her zaman istediklerini elde ederler. Kurtulmak mümkün değil onlardan. Her yerde izini bulur, her yerde karşına çıkarlar. Keyifleri için başkasının canını çıkarırlar da sonra yine onlar haklı olurlar… Ah, hiç tükenmiyor böyleleri, hiç…”
BEYAZ GEMİ/73
Bu da benim altını çizdiğim bir sayfası.
” …balık olacağım ben ,duyuyor musun dede, balık olacağım ve yüzüp gideceğim buralardan. Kulubeg gelirse ona benim balık olduğumu söyle… ”
burası da benim için çok hoş bir noktası hikayenin…
” – ana, al bunu, MAYSELBEK sana bıraktı .
Ben onun bulunduğu vagonun peşinden koşarken elinde salladığı şapkasını bana attığını böylece öğrenmiş oldum. ”
hocam,
TOPRAK ANA’yı çok severek okuduğunuzu söylemiştiniz. Eminim bu kısmı hiç unutamadığınız bir sahnedir. Mayselbek ile anasınIn tren istasyonundakı vedası…