31
Las Meninas ve mimetik teori
Sevilla’lı ressam Diego Velázquez’in “Nedimeler” Las Meninas isimli tablosu pek çok kişi tarafından bütün zamanların en ilginç resmi kabul ediliyor. Bu tablo belki de sanat eseri ile seyircisi arasındaki sınırları yıkmaya yönelik bugüne dek yapılmış en başarılı iş. Klasik yaklaşıma göre seyirci ile sanat eseri arasında kesin bir ayrım vardır. Sanatçı eserini ortaya koyar ve seyircisi de eseri müşahede eder. Taklit ile gerçek arasındaki sınırın kesinliğidir sözkonusu olan. Bir resim, gerçek dünyanın taklidi olarak tuvale dökülür, bir oyun gerçek dünyanın bir benzeri olarak sahneye konur, bir heykel gerçek nesne ya da kişinin bir benzeri olarak mermer bloklardan yontulur. Michaelangelo’nun meşhur heykeli Musa’yı bitirdikten sonra karşısına geçip taklidin muhteşemliği karşısında huşu ile “Ey Musa konuşsana, neden konuşmuyorsun?” diye haykırdığı rivayet edilir. Bir aktör gerçek bir insan gibi ağlar, sevinir… Klasik tragedya ya da komedide seyircilerin tiyatro sahnesine çıkıp oyuna dahil oldukları görülmez.
Klasik ve mimetik sanatlar ana akım sanatlar olarak günümüzde de yaşarlar. Zaman zaman farklı sanat akımlarından izler taşırlar, etkilenirler ama çoğunluğa hitap eden sanat eserleri hep mimetik teoriyle barışıktır. Belki de bu, anti-mimesis çabalarının, sanat eserinin özüne değil de sanatçının niyetine ve dünya görüşüne bağlı olmasındandır. György Lukács’ın dediği gibi hal böyle olunca üslup da biçimsel bir kategori olmaktan çıkar. İçerik bir adım öne çıkar ve biçimi belirler.(1) Anti-mimesis, adı üstünde mimesisin anti’sidir, ontolojik sırada bir adım geride kalmaya mahkumdur.
Velasquez’in Las Meninas’ı seyirci ile eser arasındaki sınıra en çarpıcı saldırıdır. Michel Foucault, Kelimeler ve Şeyler adlı kitabında sayfalarca Las Meninas üzerine tartışır. Ressamın durduğu yer neresidir, resimde seyirciye (yani bize) sırtını gösteren resim aynı zamanda bakmakta olduğumuz resim midir, biz aslında karşı duvardaki aynadan yansıyan kral ve kraliçenin yanında mı durmaktayız ve daha pek çok girdap bu tablonun seyircilerini beklemektedir. Kim ne derse desin, Las Meninas üzerine istendiği kadar farklı teoriler üretilsin kesin olan bir şey vardır. Bu da tablonun tartışmasız en büyük sürprizidir: Resim ile seyircisi (yani biz) iç içedir. Mimetik sınır ihlal edilmiştir.
“Ressam bakışlarını bize ancak, bizim onun modelinin yerinde bulunduğumuz ölçüde yöneltmektedir. Biz seyirciler fazlalığızdır. Bu bakış tarafından kabul edilen bizler, onun tarafından kovulmakta, bizden önce burada bulunmuş olan tarafından ikame edilmekteyizdir: bizzat modelin kendisi tarafından. Fakat bunun tersine, ressamın tablonun dışında, ve onun karşısına düşen boşluğa yönelen bakışı, ona seyircilerden gelen (bakışlar) kadar modeli kabul etmektedir: bu belirgin ama kayıtsız yerde, bakan ve bakılan sürekli alışveriş halindedir. Hiçbir bakış, kararlı veya daha doğrusu, tuvali diklemesine delen bakışın yansız izinin içinde değildir; özne ve nesne, seyirci ve model rollerini sonsuza kadar tersyüz etmektedir… Görülen miyiz gören miyiz?…”(2)
Velasquez tablosu etrafında dönen bütün bu tartışmalardan haberdar olsaydı ne düşünürdü, bilemiyoruz. Belki de tüm hikaye, resmin yapıldığı yıl olan 1656’da yedinci yılına giren evliliğinden hala bir erkek varis doğmadığı için mutsuz bir kral olan Philip’in(3), tabloda belli belirsiz ve bulanık resmedilmiş huysuz bir işveren olarak, sanatçısının karşısına her gün yeni ve saçma isteklerle çıkmasından ibaretttir. Örneğin Kral, ödemeyi geciktirmek için her gün yeni bir kişinin daha tabloda olmasını istemiştir. Ve ödeme alma ümidini hiç kaybetmeyen Velasquez belki tabloda boşluk gördüğü yere yeni birilerini koymuş ve müşteriyi memnun etmek istemiştir.
Bu komik senaryo gerçek olsa da olmasa da, Velasquez’in Las Meninas’ı, resim sanatının imkanlarını göstermesi açısından çok önemlidir. Tablo edilgen değildir. Gerçek dediğimiz şey, tuvalin yüzeyi için geçişkendir. Las Meninas karşısındaki seyirci edilgen olamaz. Üretim sürecinin bir parçasıdır.
(1) György Lukács, The Meaning of Contemporary Realism, sf.17. Türkçeye çeviren Sabri Gürses, Sanat ve Kuram, Küre Yayınları, sf.725.
(2) Michel Foucault, Kelimeler ve Şeyler, sf. 29-30, Türkçeye çeviren Mehmet Ali Kılıçbay, İmge Kitabevi.
(3) What Great Paintings Say, cilt II, sf.418, Rose-Marie & Rainer Hagen, Taschen.
Hocam Las Meninas’tan önce kameranın içine bakan birisi daha var Ama Velazquez’den çok daha utangaç. “Arnolfini Portrait” ile Jan Van Eyck 1434’te … Resmin hikayesi de ilginçti hatırladığım kadarıyla.
Bir evlilik portresi ancak ressamın çizdiği Arnolfini resmin çiziminden 13 yıl sonra o kadınla evlenmiş. Garip bir giz var. Kişisel fikrim: sırrı çözsün diye aynada kendi ile beraber dikkat çekici biçimde mavi giyimli birisi daha var. Tabi resme bakınca o mavi giyimli kişi biz olmuş oluyoruz.
Yazı için teşekkürler.
“Sanat, hakikat değildir; bize hakikati bildiren bir yalandır.” demiş Picasso. Onun da Las Meninas’ı var…
Selamlar