Mar
27
Der Untergang, türkçe adıyla Çöküş, “insan” üzerine bir film. İnsanı anlatıyor. İnsanın düşünme, hissetme becerilerini kullanarak, evet kullanarak, nerelere kadar gidebileceğini görmek çok sarsıcı bir deneyim. Filmin açılış ve kapanışında filmde canlandırılan ana karakterlerden birinin, Traudl Junge’nin ikibinli yıllardaki hali karşınıza çıkıyor ve belki de bugün de dünyanın, ülkemizin uğraştığı çok sayıda sorunu anlayabilmemize yarayacağını umduğum şeyler söylüyor: O […]
Şub
17
Patton, 7 oscarlı büyük bir film. II. Dünya Savaşı’nda amerikan ordusunda önemli komuta görevleri alan amerikalı general George S. Patton‘ın savaş güncesi; kendisini Kartaca’lı Hannibal ile kıyaslayan bu adamın, savaşın başlangıcındaki bakış açısını müthiş bir şekilde tanıtarak başlıyor. Bu bakış açısı, Patton’ın savaşçı egosunu ortaya koyduğu gibi, yakın geçmişte (ve belki de halen) kendini Roma […]
Oca
05
– Frank? – Bizi Frank gönderdi. – Bana at getirdiniz mi? – Bir at eksiğimiz var galiba… – Fazladan iki tane getirmişsiniz.
May
26
Dönüp durmakta olan Lost geyiklerine bir tane de ben ilave etmiş olayım: “Düşmekte olan bir uçakta ateist yoktur” derler. Oceanic 815’te de yokmuş meğer. Altı yıl boyunca doğrudan bir gönderme yapmadan, dolaylı göndermelerle okültizm, paganizm, babil, mısır, tevrat falan derken “olayda” yani düşmekte olan bir uçak gibi “May Day! May Day!” diye bas bas bağıran […]
Nis
25
İyi yazılmış karakterler, çok iyi oyunculuk. Dizinin en büyük güzelliği ise iki protagonistin birbirlerinin antagonisti oluşu. Resimdekiler: Glenn Close, Lilly Tomlin ve Martin Short.
Mar
07
Tutkusunu ve mesleğini anlatıyor. “Merak, sahip olduğunuz en güçlü şeydir.” “Kendinizi sınırlandırmayın. Bunu zaten diğer insanlar yapmaya çalışacak. Risk alın.” “Failure is an option, but fear is not.”
Oca
18
Hayata dair en dramatik cümlelerden biridir: “İkinci bir şansım olsaydı…” “Ayışığı” Graham olarak da anılan Archibald Graham, 1905 yılında New York Giants beyzbol takımının kadrosunda yer alan, sadece bir kez sahaya inebilme yani gerçek bir oyun içinde yer alabilme şansını elde eden ama o oyun içinde bir tek vuruş yapabilme şansı yakalayamayan genç bir oyuncuydu… […]
Oca
04
Recep İvedik’le ilgili hep yazılıp söyleniyor: “İnsanların yapmak isteyip de yapamadıkları bir anti kahraman olduğu için çok sevildi” Aynı şeyi Dr.House için de söyleyebiliriz. Peki Recep İvedik ile House M.D. gerçekten aynı / benzer / özdeş mi? Mesele özdeşlik meselesi değil, hedef kitle meselesi. Birinde hedef kitle 8-15 yaş (ancak buna rağmen filmin reytinginin “R” […]
Kas
30
Çok yakından baktığında, Dünya güzel görünmüyor. Vahşete aşık oluyoruz. Pornografi yapıp adına haber diyoruz. Günlük korku dozları… Gelen felaketin ekolojik olduğunu sanıyoruz, ama, hayır… Sorun politik… En büyük savaş psikolojik olandır. Burada. Kendimizi şişmanlatıyoruz ve nefes almakta zorlanan solgun hayvanlar oluyoruz duygudan yoksun yetişiyoruz, acımasızlık bizi eğlendiriyor. Yani “sanki, insana ait olan” yeni bir dünya […]
Eyl
10
Minimalist bir öykü. Şebeke(Network (1976))’nin da senaristi olan Paddy Chayefsky, büyük hayalleri olmayan sıradan insanların hayatlarına göz atıyor. Oldukça evrensel bir öykü. Ernest Borgnine‘ın oscarlı performansı kaçırılmamalı. En iyi senaryo dahil dört oscar almış bu filmden bir parça: – Son zamanlarda sürekli ağlamaya başladım. – Ben de çok ağlıyorum. İyi ağlarım. – En ufak bir […]