Ara
08
Politik özgürleşme, cinsel özgürleşme, üretici güçlerin özgürleşmesi, yıkıcı güçlerin özgürleşmesi, kadının, çocuğun, bilinçdışı itkilerin özgürleşmesi, sanatın özgürleşmesi: tüm temsil ve karşıtemsil modellerinin özgürleşmesi… Nesne, göstrege, ileti, ideoloji ve zevklere ilişkin her türlü sanal üretim ve aşırı üretim yollarını katettik. Şimdi her şey özgür, kartlar açıldı ve hep birlikte asıl sorunla karşı karşıyayız: şimdi ne yapacağız? […]
by Gökhan on Aralık 8th, 2012 in Çeşitli
Kas
20
Kayalara çarpan dalgalar bembeyaz köpükler halinde metrelerce yükseliyor. Rüzgar öylesine kuvvetli ki uğultusundan başka bir şey duyabilmek neredeyse imkansız. Önümde uzanan derin sular, sanki kıyıdaki kayaları aşıp toprakla tanışmak, dağlara tırmanmak istiyor. Ufuk çizgisi boyunca sadece okyanus uzanıyor, ne bir ada ne başka bir kara parçası… Yaklaşık dört bin kilometre boyunca bir ada bile yok. […]
by Gökhan on Kasım 20th, 2012 in Çeşitli
Eki
18
Görür görmez paylaşmak istedim, hatırlamak, unutmamak lazım. Hem Cyrano’yu hem de Sabri Esat Siyavuşgil’i… Baladın sonunda bitiktir işin! Nev-Heves‘e teşekkürler.
by Gökhan on Ekim 18th, 2012 in Çeşitli
Ağu
21
Mekanı, zamanı ve kültür, gelenek ve hayatın tüm pratikleri ile bütün rasyonel öncülleri yok ederek kavramsal bir varoluşa zihinsel-hayali bir göç yaşamaya çalışalım. Başarabilirsek tam olarak Einstein’in çok sevdiği bir evrende oluruz. Yani “gedankenexperiment”(*) evreninde… Öyle bir evren ki sadece siz varsınız bir de karşınızda duran bir masa. Masanın üzerinde de bir tabak dolusu baklava […]
by Gökhan on Ağustos 21st, 2012 in Çeşitli
Ağu
15
Öykü anlatıcılığı işini yapan, yapmak isteyenler için kılavuz olabilecek bir cümledir: Kötü öykü yoktur. öykü anlatıcılığının değişik formları olabilir ama bir öykü anlatmak temelde aynı şeydir, basittir. Seyircinizi etkilemek istersiniz. Hayatlarında değişiklik oluşturmak derdindesinizdir. Çünkü siz de bazı öyküleri okuduğunuzda ya da izlediğinizde etkilenmiş ve hayatınızda “bir şeyler” değişmiştir. Bir öykü bir insanı ne kadar […]
by Gökhan on Ağustos 15th, 2012 in Çeşitli
Haz
18
… Hep o lanet arabalarının mil başına kaç litre benzin yaktığından bahseden herifler. Golfte, ya da ping pong gibi salak bir oyunda size yenildikleri için çocuk gibi kızan herifler. Çok ters herifler. Çok sıkıcı herifler. Hiç kitap okumayan herifler. -Ama, bu konuda çok dikkatli olmalıyım. Yani, bazı heriflere sıkıcı demek konusunda. Bu sıkıcı herifleri hiç […]
by Gökhan on Haziran 18th, 2012 in Çeşitli
Haz
13
Birey olabilmek için her şeyi feda ettik. Daha doğrusu birey olabilmek için her şeyi feda edenlerin arkasına takıldık. Birey olmayı tanımlayanlar, başkalarını “cehennem” olarak tanımlayanlardı o peşinden gittiklerimiz. Kendi dışımızdaki bütün evren düşmandı; kesin ve muhkem duvarlar örerek benliğimizin etrafına, öz alanımızda, krallığımızı ilan ettik. Benliğimizin çok yakın çevresinde Öz-Krallığımızı kurduk ama belki de tarihin […]
by Gökhan on Haziran 13th, 2012 in Çeşitli
Nis
13
Reklamcıyım. Kainatı kirletiyorum. Ben size pis şeyleri bile satan adamım. Asla sahip olamayacağınız o şeylerin hayalini kurduran… Photoshop’ta rötuşlanmış kusursuz bir mutluluk… Kılı kırk yararak oluşturulmuş görüntüler, moda müzikler. zar zor biriktirdiğiniz paralarla, son kampanyada itelediğim rüyalarınızın arabasını satın almayı başardığınızda ben onu çoktan demode etmiş olacağım. Sizi yenilik bağimlisi yapiyorum. yeniliğin avantajı, hiçbir zaman […]
by Gökhan on Nisan 13th, 2012 in Çeşitli
Mar
29
Kahramanın ilk işi ikincil etkilere ait dünya sahnesinden ruhun, gerçeklerin yerleşmiş olduğu şu nedensel bölgelerine geri çekilmek ve orada güçlükleri halletmek, kendi başına onların kökünü kazımak (yani, kendi yerel kültürünün yardımcı demonlarıyla çatışmak) ve bozulmamış, dolaysız deneyimi ve C.G. Jung’un “arketipsel imgeler” dediği şeyin asimilasyonunu aşmaktır. Diyor Joseph Campbell ve devam ediyor: Düş kişiselleştirilmiş mittir, […]
by Gökhan on Mart 29th, 2012 in Çeşitli
Mar
01
Ah, aldanmayı ne kadar da severiz. Cahil sanılmaktan gizlice ürker, korkarız. Ve nihayet, eninde sonunda da cahil olarak kalırız, yalnız bu cehaletimiz uzun ve çapraşık bir şekilde olmuştur. İngilizce bir atasözü vardır: “Bana sual sorma, sana yalan söylemeyeyim” derler. Bir peri masalı dinleyen yedi yaşındaki çocuk bunu pek iyi anlar, kavrar. Masal anlatılırken de sorguya […]
by Gökhan on Mart 1st, 2012 in Çeşitli